
FARKLI KÜLTÜRLERDE RAMAZAN GELENEKLERİ
Ramazan, milyonlarca Müslüman için yalnızca oruç ayı değil; aynı zamanda ibadet, dayanışma ve paylaşma ayıdır. Her toplum, kültürel zenginliği ve tarihî mirasıyla ramazanı kendine özgü bir şekilde karşılar. Sahur sofralarından iftar davetlerine, geleneksel yemeklerden manevi ritüellere kadar, dünyanın dört bir yanında “11 ayın sultanı” olarak anılan ramazan; şükür, empati ve birliktelik gibi değerleri yeniden hatırlatır. Bu yazımızda, farklı ülkelerin ramazan ayını nasıl karşıladığını ve bu mübarek ayı hangi geleneklerle yaşadığını okuyabilirsiniz.

Mahya geleneğinin, Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılın sonlarında Sultan I. Ahmet Dönemi’nde başladığı kabul edilir. İlk mahyayı yakan kişinin, ünlü hattat ve mahyacı Hâfız Ahmed Kefevî olduğu rivayet edilir. O dönemde kandillerle oluşturulan mahyalar, Osmanlı coğrafyasına hızla yayılmış ve ramazan gecelerinin vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiştir. Mahyalarda genellikle “Hoş Geldin Ramazan“, “Oruç Tut Sıhhat Bul“, “İyilik Yap“, “Allah Affeder“ gibi dinî ve toplumsal mesajlar verilir. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte, LED ışıklar ve modern sistemler kullanılarak daha farklı tasarımlar da yapılmaktadır. Osmanlı’dan miras kalan bu gelenek, özellikle İstanbul’daki Sultanahmet, Süleymaniye ve Eyüp Sultan gibi büyük camilerde hâlâ yaşatılmaktadır. Artık elektrikli sistemlerle oluşturulsa da eski geleneksel ruhunu koruyarak ramazan gecelerinin vazgeçilmez simgelerinden biri olmaya devam etmektedir.

Mısır’da ramazan ayı, yalnızca derin bir dinî anlam taşımakla kalmaz, aynı zamanda renkli gelenekler ve toplumsal dayanışma ile dolu bir şekilde kutlanır. Bu özel ayın en tanınmış sembollerinden biri fanus, yani ramazan fenerleridir. Renkli cam ve metalden el işçiliğiyle özenle yapılan bu fenerler, ramazan ayında evleri, sokakları ve dükkânları süsleyerek şehirlere büyüleyici bir atmosfer kazandırır.

Chand Raat, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’te ramazan ayının son gecesi, yani şevval ayının hilalinin görüldüğü gece olarak kutlanan özel bir gelenektir. Ramazan ayının bitişini ve Ramazan Bayramı’nın başlangıcını müjdeleyen bu gece, bir yandan ramazanın ruhani derinliği için şükretme zamanı, diğer yandan bayram hazırlıklarının en yoğun olduğu zaman dilimidir. Akşam saatlerinden itibaren çarşılar ve pazar yerleri renkli ışıklarla süslenir, insanlar yeni kıyafetler, aksesuarlar, ayakkabılar ve bayram hediyeleri almak için alışverişe çıkar. Neşeli kalabalıklar, süslenmiş sokaklar ve bayram coşkusu, bu özel geceyi unutulmaz kılar.

Irak’ta, kökleri çok eski zamanlara dayanan ve tam olarak ne zaman başladığı bilinmeyen bir ramazan geleneği, günümüzde de yaşatılmaya devam ediyor. İftar sonrasında Iraklı erkekler, “muheibe” adı verilen bir oyunu oynamak için kalabalık gruplar hâlinde bir araya gelir. Bu eğlenceli aldatmaca oyunu, kayıp bir yüzüğün kimin elinde olduğunu bulma üzerine kuruludur. Oyuncular, yüzüğü saklarken ya da bulmaya çalışırken yalnızca beden diliyle iletişim kurabilir, konuşmak yasaktır. Muheibe, ramazanın manevi atmosferinde dostluk bağlarını güçlendiren ve birlik duygusunu pekiştiren keyifli bir gelenek olarak Irak kültüründe önemli bir yer tutmaktadır.

Haq Al Laila, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Körfez ülkelerinde kutlanan geleneksel bir bayram etkinliğidir. Ramazan ayının 13, 14 ve 15. günlerinde, çocuklar geleneksel kıyafetlerini giyerek büyük bir heyecanla kutlamalara katılır. Erkek çocuklar “kandura”, kız çocuklar ise süslemeli abaya veya renkli elbiseler giyerek “kharyta” adı verilen bez çantalar taşırlar. Mahalle mahalle dolaşarak evlerin kapılarını çalan çocuklar, “Haq Al Laila” şarkısını söyleyerek şeker ve kuruyemiş toplarlar. Ev sahipleri, kapılarına gelen çocuklara ikramlarda bulunarak bu neşeli geleneğe katkıda bulunur. Haq Al Laila, toplumsal dayanışmayı ve paylaşım kültürünü pekiştiren renkli bir ramazan geleneği olarak yaşatılmaya devam etmektedir.

Endonezya’da ramazan ayında gerçekleştirilen geleneksel arınma ritüeli “padusan”, ramazan ayının son günlerinde, Kadir Gecesi veya bayram sabahı gibi özel günlerde uygulanan bir temizlik ritüelidir. Padusan genellikle büyük nehirlerde, göllerde veya yerel halkın kutsal kabul ettiği su kaynaklarında gerçekleştirilir. İnsanlar, bu sulara girerek tüm yıl boyunca taşıdıkları negatif enerjiden ve günahlardan arındıklarına inanır. Sadece bireysel bir arınma değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da güçlendiren bu gelenek, modern zamanlarda bile birçok bölgede coşkuyla uygulanmaya devam etmektedir.
608 okunma